True Fiction

Avery (Sara Garcia) edebi kahramanı Caleb Conrad (John Cassini) kadar başarılı olmayı hayal eden bir yazardır. Yeni kitabı için onun sistanı olarak kabul edilmek için bir iş görüşmesine gider. İşi aldığını öğrenince her hayran gibi o da sevinçten havalara uçar. Kısa süre içinde Caleb'in şoförü onu dağ başındaki malikanesine götürür ve yerleştirir. Caleb'le tanışmak bile Avery'ye büyük heyecan verir. Ve ikili oturup yeni planları üzerinde konuşmaya başlarlar. Avery, olağan görevlerinden ziyade, kişiliğini ortaya dökmek için bir dizi psikolojik teste tabi tutulur. Bu testlerin yoğunluğu arttıkça Avery, gerçekliğini kavramaya ve ölümcül sonuçlara yol açmaya başlar. Asla kahramanlarınızla tanışmayın derler ve yönetmen Braden Croft izleyiciye bunu Avery üzerinden kanıtlamış gibi görünüyor. Testleri kabul etmeden önce bile, Caleb'in yırtıcı bir kişiliği, klişeleşmiş münzevi bir sanatçı ruhu var. Dünyadan bıkmış kötümserliği kendi tutkusu ve hayalleri ile dengeliyor ve film edebiyat dünyasının her iki tarafını da izleyiciye gösteriyor. Gelişen olaylar çerçevesinde izleyici sürekli olarak iki karakter arasında gidip geliyor. Acaba hangisi doğruyu söylüyor? Acaba hangisi haklı? Siz de filmin finaline kadar gerçeği sorgulamak istiyorsanız şimdiden iyi seyirler.