Sanal Hayatlar

Henry-Alex Rubin’in ilk uzun metraj kurmaca filmi olan "Disconnect", internetin günlük hayatımız üzerindeki etkisini, bir dizi sürükleyici ve birbirine sinsice geçmiş hikayeler aracılığıyla bize anlatıyor. İnternetin bize sunduğu özgürlük, ancak aynı zamanda getirdiği sınırlamalar ve tutsaklıklar üzerine kafa yoruyoruz bu film sayesinde.

Bir yandan hayatı olmadığımız mekanlarda yaşamanın sonuçlarını, diğer yandan ise kimlik hırsızlığına uğrayan gergin bir çiftin, sanal zorbalık yapan bir çocuğa sahip eski bir polisin ve oğullarının intihar girişimine tanık olan sevgi dolu anne-baba gibi unutulmaz karakterlerin hikayeleriyle karşılaşıyoruz.

Ayrıca, yetişkin sitelerinde internet kamerası hep açık olan ve işini hırsla yazan bir TV muhabirini de ekran karşısında buluyoruz. Bu karakterlerin kesişen hayatları, internetin hayatlarımız üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

İlk kez Venedik Film Festivali'nde gösterilen "Disconnect", Rubin'in "Defolu ve insan olmaya dair bir aşk mektubu" olarak tanımladığı bir film. Belki de en çarpıcı olanı, Rubin'in 2005 yapımı, tekerlekli sandalye rugby'si konulu belgesel "Murderball" filminden sonra ilk kurmaca filmi olmasıdır.

Sonuç olarak, "Disconnect", modern yaşamın en temel unsurlarından biri olan internetin, hayatlarımızı nasıl etkilediğine dair derin bir bakış açısı sunuyor. Kesinlikle izlenilmesi gereken bir film olarak önerebiliriz.