Kara Büyü

Arkeoloji öğrencisi Ben Rutherford, uzun ve zorlu bir hukuki mücadeleden sonra nihayet kazanmış ve 18. yüzyıla ait tuhaf bir alet olan "Le Vaudo Mort"un yeni sahibi olmuştur. Oldukça heyecanlı olan Ben, bu esrarengiz aleti arkadaşlarına göstermek için bir parti düzenler. Gece boyunca tüm arkadaşlarına aletin gücünü anlatır ve onları büyüler. Herkes hayranlıkla dinlerken, Ben'in gözleri aletin büyüleyici etkisinden dolayı parlamaktadır.

Ancak, sabah uyandığında Ben, dehşetle aletin odadan kaybolduğunu fark eder. Korkuyla etrafı dolaşırken, aniden tuhaf olaylar meydana gelmeye başlar. İlk olarak, aletin ortadan kaybolmasıyla birlikte, odada bir gizemli bir sis belirir ve olaylar hemen farklı bir döneme yolculuk yapmışçasına değişir. Ben, etrafındaki insanların yüzlerinde garip birer ifade olduğunu fark eder ve korkuyla geri çekilir.

Ancak, olaylar bitmek bilmez şekilde devam etmektedir. Arkadaşları, teker teker korkunç tesadüfler sonucu ölmeye başlar. İnanılmaz bir şekilde, bu ölümler aletin doğaüstü ölümcül güçleriyle ilgili gibi gözükmektedir. Ben, korku dolu bir şekilde bu durumu çözmeye çalışırken, her adımında daha da karmaşık bir hale gelir.

Bu süreçte, Ben'in iç dünyası da büyük bir çalkantı içindedir. Hem aletin büyüleyici etkisi hem de arkadaşlarının ölümleri onu derinden etkilemektedir. Gece boyunca uykusuz kalan Ben, giderek aletin kontrolünü tamamen kaybetmeye başlar. Vahşi düşünceler ve kabuslar onu sarmalamıştır.

Sonunda, Ben'in korkulu yolculuğu aleti tekrar bulduğu anlaşılır. Ancak, bu buluş, onun için yeni bir kabusun başlangıcı olur. Aletin gücüyle birleşen Ben'in karanlık düşünceleri, içindeki şeytani enerjiyi serbest bırakır ve Ben artık kontrol edilemez hale gelir.

Tuhaf ve korkunç bir şekilde, Ben'in çevresindeki herkes ölümcül bir şekilde etkilenmeye başlar ve Ben'in kabusu gerçeğe dönüşür. Her adımında daha da şiddetlenen güçler, Ben'in hayatını adeta mahveder. Sonunda, Ben'in bedeni ve ruhu aletin esiri haline gelir ve onunla beraber sonsuz bir karanlık dünyasına sürüklenir.

Arkeoloji öğrencisi Ben Rutherford'ın hikayesi, kazandığı tuhaf aletin ona getirdiği lanetle birlikte tam bir kâbusa dönüşür. Hayatıyla beraber, arkadaşlarının da hayatını mahveden aletin doğaüstü güçleri, şeytani bir şekilde etkilerini sürdürmeye devam eder.